Kişisel menfaatler ile kamu yararının çatışmaya başladığı anda, merkezi idare ile mahalli idareler de bir biri ile çatışmaya başlayacak, uygulama esnasında yaşanan tereddütler sebebiyle, kıyı kullanımı disipline edilmek istenirken tüm bunlar belki de kıyılardaki doğal yapının bozulmasına sebebiyet verecektir.
Bir önceki yazımızda haksız işgalin, bir diğer adı ile ecrimisilin genel hatları ile anlatımını yapmıştım. Şimdi ise, ecrimisilin en fazla sorun teşkil eden uzantısı olan kıyı işgaller
Ecrimisili, diğer tabiri ile haksız işgal tazminatını tanımlamak gerekirse; bir malın sahibi ve/veya idarenin izni bulunmaksızın kullanılması ve bu neticede özel bir zararı giderme biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ecrimisil; temelinde haksız yararlanmayı ve kötü niyeti barındırmaktadır.
Ecrimisil konusunu açıklamadan evvel belirtmek isterim ki, aşağıda açıklanan hususlar ecrimisil( haksız işgalin) genel anlatımı olup, idareye ait taşınmazlar ve özel mülkiyete ait taşınmazların ha
İdare tarafından alınan yıkım kararlarının konusu mülkiyettir. Anayasal bir hak olan mülkiyet hakkının konusunu oluşturması sebebiyle yıkım kararı, oldukça önemli ve titizlikle tespit edilerek uygulanması gereken bir idari işlemdir.
Yıkım kararları ve uygulama esaslarından bahsetmeden evvel altını çizerek belirtmek gerekirse ‘’ Toplumsal yarar bireysel menfaatten her zaman öndedir ve önde olmak zorundadır. Bireysel menfaatler kanunun üstünde değildir ve dolayısıyla bu topluma mensup bireyl
Hukuk devleti ilkesi gereğince devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin, hukuka uygun olmayan davranışlarından kaynaklanan zararları karşılaması gerektiği düşüncesinin bir sonucu olarak idare hukukunda, kamu hukuku ve özel hukukta olduğu gibi kendine özgü kuralları bulunan bir sorumluluk alanı geliştirilmiştir.
ÖZET
İdarenin yürüttüğü bir hizmetin kurulmasında, düzenlenmesinde veya işleyişindeki bozukluk ve aksama anlamına gelen hizmet kusuru; hizmetin geç, kötü veya hiç işle
İmar para cezaları Türk hukukunda birer idari işlem olarak kabul edildiklerinden, aksine özel bir düzenlemenin bulunmadığı hallerde bu cezalara karşı açılacak davalar idari yargı mercilerinin görev alanına girecektir.
İmar para cezaları Türk hukukunda birer idari işlem olarak kabul edildiklerinden, aksine özel bir düzenlemenin bulunmadığı hallerde bu cezalara karşı açılacak davalar idari yargı mercilerinin görev alanına girecektir. Ancak 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda bu konuda öze